Prof.Dr. Mehmet Özdoğan, İstanbul Üniversitesi

 

Şanlıurfa ili, Birecik ilçesinin güneyinde ve Karkamış Barajı etki alanı içinde kalan Mezraa-Teleilat höyüğünde 1999 yılında başlayan arkeolojik kazı ve değerlendirme çalışmalarına 2002 yılı içinde de iki ay süre ile devam edilmiştir. Çalışmalarımız, önceki yıl oldugu gibi bu yıl da ODTU TAÇDAM projesi kapsamında, Şanlıurfa Müzesi adına, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından geniş katılımlı bir ekip ile gerçekleştirilmiştir.

Önceki yıllarda yapmış olduğumuz çalışmalar, Mezraa-Teleilat höyüğünün ilk olarak Çanak Çömleksiz Neolitik Çağda, yaklaşık olarak İ.Ö.8. Bin yılda yerleşildiğini ve bu ilk yerleşmenin, kesintisiz olarak Çanak Çömlekli Neolitik Çağın sonuna, İ.Ö. 5200 yıllarına kadar devam ettiğini göstermişti. Halaf Dönemi içinde terk edilen Teleilat, 5500 yıl kadar boş kaldıktan sonra Demir Çağının başlarında, bu kez iskan yeri olarak değil, kırsal bir saray kompleksi olarak yeniden kullanılmaya başlamış ve burada Yeni Assur döneminde büyük bir saray kompleksi yapılmıştı. Tepenin en son kullanımının Akhamenid dönemi olduğu da anlaşılmıştı.

 teleilat_1  teleilat_2

 

2002 yılı çalışmalarımız esas olarak Neolitik Çağ kültürlerinin daha iyi anlaşılmasına yönelik olarak iki farklı alanda sürdürülmüştür:

1) Çanak Çömlekli Neolitik Çağ yerleşme düzeninin ve bu süreç içindeki kültürel değişimin belirlenmesi. Önceki yıllarda, yaklaşık olarak İ.Ö. 7000 ile 5200 yılları arasındaki döneme ait, herbiri çok sayıda yapı katı ile temsil edilen üç kültürel evre saptanmıştı.

Günümüz uygarlığının temelini oluşturan bu ilginç, ilginç olduğu kadar da başka yerlerden çok az tanınan dönemin Mezraa Teleilat’ta çok iyi korunmus yapı kalıntıları ile temsil edildiği göz önüne alınarak, daha önce açılmış alanların içinde daha ayrıntılı bir çalışma başlatılmıştır. Bu çalışmanın gerçekleştirilmesinde, bilimsel kaygıIar kadar, en iyi korunmuş olan yapı katlarındaki kalıntıları, gelen ziyaretçilerin kolaylıkla algılayabilmesi de göz önünde tutulmuştur. Bu bağlamda,

a) Taş temel üzerine kerpiç duvarlı, hücre planlı yapıların bulunduğu IIB evresine, yaklaşık olarak 600 metrekarelik bir alanda, daha üst evrelerden gelen yapı kalıntıları temizlenerek görsellik kazandırılmıştır. Bu alanda geniş ancak düz bir doğrultu oluşturmayan bir yolun iki yanında kümeleşen yapılar ortaya çıkmıştır. Yapılar, ortada kapalı bir avlu oluşturacak şekilde birbirlerine bağlandığı, işlik, ocak, fırın gibi günlük yaşam öğelerinin de bu açık alanlara toplandığı izlenmiştir.

 teleilat_3

 

b) Yüksek taş duvarlı, uzun dikdörtgen planlı IIIC yapı evresi de, yaklaşık olarak 600 m2 likbir alan içinde izlenebilir duruma getirilmiştir. Birbiri ile bağlantısı olmayan bağımsız birimlerden oluşan bu yapıların, aralarında geniş açık alanlar bırakacak şekilde, belirli bir düzene göre yerleştirildikleri görülmüştür. Kilden kap kacağın ilk, ancak çok ender olarak kullanılmaya başladığı bu kültür katı, Mezraa-Teleilat dışında çok az kazı yerinden tanınmaktadır.

2) Mezraa-Teleilat’ta Çanak Çömleksiz Neolitik Çağa tarihlenen kalın dolguların bulunduğu, önceki yıllarda yapmış olduğumuz sondajlar ile bilinmekteydi; bu yıla kadar yalnızca III. Evre olarak, yuvarlak planlı ahşap yapıların görüldüğü geçiş evresi geniş olarak açılmış, daha eski kültür katlarının varlığı sınırlı sondajlar ile saptanmıştır. Bu yıl, höyüğün eski kültür katlarının anlaşılabilmesi için, kazı alanı batı yönünde genişletilmiş ve böylelikle yamaç eğiminden de yararlanarak, üstteki tabakaları kaldırmadan, eski kültür katlarına ulaşılabilmiştir. Bu bağlamda:

a) III. Evrenin, sanıldığından daha uzun bir süreci kapsadığı ve aynı tür ahşap yapıları içeren en az 4 yapı katından oluştuğu anlaşılmıştır.

b) Çanak Çömleksiz Neolitik B kültür evresi olarak bilinen IV. Evre 150 metrekarelik bir alanda açılmış, burada kerpiç duvarlı hücre planlı yapıların bulunduğu görülmüştür.

c) Sınırlı bir alanda açılmasına karşın, farklı bir buluntu topluluğu verdiği için V. Evre olarak tanımladığımız ve olasılıkla Çanak Çömleksiz Neolitik B'nin başlangıç aşamaları temsil eden dolguların varlığı ortaya çıkmıştır.

d) Höyüğün batı yamacında, en azından yerleşmeyi bu yönde çeviren, taştan bir çevre ya da savunma duvarının var olduğu görülmüştür. Yer yer yaklaşık 2 m yüksekliğinde korunmuş olan bu duvarın ilk yapımının V. Evreye mi yoksa IV. Evreye mi ait olduğu bu yıl tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, duvarın zaman zaman yenilenerek varlığını II C Evresine kadar sürdürdüğü izlenmiştir. Duvarın dış yüzü, başka bir yerden kesilerek getirildigi anlaşılan konglemera blokları ile eğimli olarak kaplanarak, bir tür "glasi" oluşturulmuştur. Duvarın hemen dışında, yerleşmeden atılan ya da akan artıkların biriktiği kalın bir dolgu bulunmuştur. Bu dolgunun, savunma sistemi ile bağlantılı bir hendeğin içinde birikmiş olması da güçlü bir olasılık olarak görülmektedir.

2002 yılı çalışmaları ile Mezraa-Teleilat höyüğü, yalnızca Anadolu'da değil, Yakın Doğu genelinde, Neolitik Çağın tüm gelişim sürecini kesintisiz olarak yansıtan en önemli kazı yeri durumuna gelmiştir. Bu önemli yerleşmenin en eski evrelerine tarihlenen bir savunma duvarının bulunması, tarihöncesi arkeolojisinde uzun yıllardan bu yana süregelen ve Filistin'deki Jericho "suru" ile ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandıracak niteliktedir. Bilindiği gibi Jericho'da, bundan yaklaşık 50 yıl kadar önce Mezraa-Teleilat ile aynı çağa, yaklaşık olarak İ.O. 8 Bin yıllarına tarihlenen anıtsal bir çevre duvarı bulunmuş ve bu duvarın amacı ile ilgili yoğun bir tartışma başlamıştır.

Mezraa-Teleilat 2002 yılı çalışmalarında, III. Evreye tarihlenen çok sayıda kireçtaşı heykelcik bulunmustur. Bunların tümü arkalıklı bir koltukta oturur durumda erkek figürlerini betimlemektedir. Yerleşme için önem taşıdığı anlaşılan ve beklenenlerin tersine ana tanrıça yerine erkek bir tanrının varlığı, bu dönemin değerlendirilmesi açısından önem taşımaktadır. Gene bu yıl ortaya çıkan buluntuların arasında, çok özenli işçilik sergileyen su mermeri taş kaplar ile takıları sayabiliriz.

Kültür tarihi açısından, yalnızca yörenin değil, tüm uygarlığın oluşum sürecinin anlaşılmasına katkıda bulunacak kadar önemli bilgi veren Mezraa-Teleilat kazıları ile ortaya çıkan kalıntıların, çağdaş bir anlayış içinde korunarak gelecek kuşaklara aktarılması ve böylelikle ileride bölge turizmine de katkıda bulunması için çalışmalara başlanmıştır. Bu tür bir uygulama için gerekli projelerin oluşturulmasma kadar geçecek sürede, kalıntıların bozulmaması için geçici koruma önlemleri alınmıştır.

 

 


Last Updated:
25/04/2022 - 15:43