Doç. Dr. Fikri Kulakoğlu, Ankara Üniversitesi

Kemal Sertok

 

2002 yılı çalışmaları, 2001 yılında açılan L/l 8,19,20 ve K/18 plankareleri ile 1999 yılında açılan N/22 plankaresinde sürdürüldü. Bu açmalarda +342.00m - 339.50m kotları arasında 2.50 m yüksekliğindeki toprak katmanı kazılırken dört tabaka altında toplanan ondan fazla yapı katı açığa çıkarıldı. Bu bulgular 2000 yılında K19.20, J 18, 19, 20 plankarelerinde açığa çıkarılan mimari bulgularla birleştirildiğinde yaklaşık 250m2 lik bir alanda İ.Ö. I. Bin’in ilk çeyreği ile İ.Ö. 2. Bin’in son çeyreğini içeren bir zaman dilimini oldukça bütünleşik plan veren bir yapılar dizilimi içerisinde izlemek mümkün olmuştur.

Çanak çömlek parçalarının iyi tanimlanabilir kontekslerde ele geçmemesi, mühür ve benzeri kesin tarihleme unsurlarına rastlanmaması bu katların ayrıntılı tarihlenmesini güçleştirmiştir.

En üstteki tabaka, basit özel konutlardan oluşan hepsi de yangınla sona ermiş üç yapı katıyla temsil edilmektedir.

 saraga1  saraga2

 

Bunun altındaki ikinci tabakanın en önemli ögesini güney-kuzey doğrultusunda uzayan bir yol oluşturur. Bu çevredeki üç yapı katına ait duvar parçaları mimari bir bütünlük oluşturmadığı gibi, söz konusu bu yol ile bağlantılar yeterince açık değildir.

3. ve 4. tabakalarda mimari karakterde köklü bir değişiklik olur ve Şaraga Höyük yerleşimi koşullarında anıtsal sayılabilecek boyutta bir yapılar zinciri izlenir. 4. tabakadaki ipuçları bu yapıların aynı gelenek içerisinde defalarca inşa edilen tapınaklar olduğunu düşündürmektedir.

4. tabakadaki yol, bu tabakadaki yapı katlarının ortak paydasını oluşturur ve bu yol tüm yapı katları sürecinde hiç değişmeden işlevini sürdürmektedir.

3. tabakadaki dikdörtgen yapı da, aynı dinsel geleneği sürdürmekle birlikte 4. tabakaların katları arasındaki organik bağın dışında ve onların üzerinde yer almaktadır.

 saraga3

 

2002 yılı kazılarında elde edilen mimari bulgulara kıyasla seramik ve küçük buluntular çok azdır. İlk yapı evresindeki küpler ile ikinci yapı evresine ait ve içinde boncuklar bulunan yonca ağızlı testi dışında tüm ve in situ kap bulunmamıştır. Kabaca 2.5 m kalınlığında bir katman içerisinde 12 yapı katından oluşan sık stratigrafik dizilim içerisinde her sonradan gelen kat bir önceki katı yoğun bir biçimde tahrip etmiştir. Bu yoğunlukta yapı katları ancak ortalama 20-25 cm yüksekliğinde korunabilmişlerdir. Ayrıca yapıların büyük bölümü barış ortamı içerisinde içleri boşaltıldıktan sonra yeniden inşa edilmişlerdir. Bütün bunlar yapı katlarının tarihlenmesine yardımcı olacak in situ malzemenin yok olmasına neden olmuştur. Eldeki malzemenin büyük çoğunluğu taban ve yol döşemelerinde ve temel duvarlarında dolgu malzemesi içerisinde ele geçmiştir.

Eldeki verilerin sınırlılığı ve yeni bulgular ışığında olabilecek değişiklikler göz ardı edilmeden; en üstteki tabakanın Erken Demir Çağı, 3. ve 4. tabakaların Geç Tunç Çağı’na tarihlenmeleri önerilebilir. Bu çerçeve içerisinde 4. tabaka ile 3. tabaka arasındaki göreceli değişim; Mitanni kültürünün baskın olduğu erken GTÇ ile bölgenin Hitit egemenliğine girdiği GTÇ’nin son dönemine , 2. tabaka ise Demir Çağı ile GTÇ arasındaki geçiş safhasına ait olmalıdır.


Last Updated:
25/04/2022 - 15:39